İmar, bir yeri güzelleştirmek anlamındaki mamur kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. İmar Hukuku ise kentlerin, köylerin, yerleşmelerin ve tüm arazi kullanımlarının mekânsal düzeyde belirli planlar ve programlar dâhilinde imar uygulaması ile ilgili ilkeleri ihtiva eden objektif hukuk kurallarını bünyesinde ihtiva etmektedir. Şehircilik biliminin imar faaliyetleri kısmının, kamu hukuk kurallarıyla donatılmış hali İmar Hukukunu oluşturmaktadır. Bu noktada kamu hizmeti niteliğinde olan imar ve planlama faaliyetleri görülürken, ilgili kamu kuruluşları ile vatandaşlar arasındaki yasal ilişkilerin düzenlenmesi ve hukuka uygunluğu imar hukukunu ilgilendirmektedir. İmar hukuku kapsamında her ölçekte imar planları ve değişiklikleri ile ilgili davalar, ifraz ve tevhit işlemlerinden kaynaklanan davalar, inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden kaynaklanan davalar, inşaatın mühürlenmesi, yıkımı ve imar para cezası verilmesi işlemlerine karşı açılacak davalar ve kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan davalar uygulamada sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. İmar faaliyetlerinde şüphesiz idare hukukunun en önemli araçları olan idari işlem ve eylemleri kullanmakta olup bu durumda İmar Hukuku, İdare Hukukunun bir alt dalı olarak anılmaktadır. Buna rağmen imar hukuku, içinde özel(kişilerarası) hukuka dair konular da barındırmakta ve özel hukuk uyuşmazlıklarında da karşımıza çıkabilmektedir. Bu yönüyle oldukça teknik bilgi gerektiren ve geniş bir mevzuat yelpazesi olan İmar Hukuku’nda uzman ve deneyimli hukukçu kadrosu ile Çelik & Erdem Hukuk Grubu, müvekkillerine etkin danışmanlık ve dava takip hizmeti vermektedir.